30 Aralık 2013 Pazartesi

WISH LIST!!!

Evet gençler, 
Koskoca bir yılın daha başını yedik. İyi ve kötü olaylarıyla devirdik bitti. Bu sene içinde kendime çoook süper bir iyilik yapıp tam 28 kilomla vedalaştım. Ooooh! Mis gibi oldum valla! Tabi henüz verilmesi gereken kilolar var. Ama galiba azıcık ara vereceğim. Çünkü 7 Ocak 2013'ten beri diyetteyim. Azıcık şu güzel kilomu koruyayım. 

7 Aralık 2013 Cumartesi

MUTLU DİYET KONTROLÜÜÜÜ!!!

Merhabalaaaaaaaaaar,
Çoooook mutluyum. Yaz tatilinden döndüğümüzden beri diyet serüvenim tekrar başlamıştı. Ama eskisi gibi bir performansla kilolar gitmiyordu. Amaaaaaaaaaaaaaa bu hafta şeytanın bacağını kırdım. 300-500 gr gibi bir şeyler gidiyordu. Ama bu hafta tamı tamına 1400 gram benden uçup gitti. Umarım bir daha dönmezler. Dönmezler ya. Niye dönsünler? Ben artık oturttuuuum düzenimi akıllıııııııııım. :)

24 Kasım 2013 Pazar

HAYIRLISI BE GÜLÜM!!!

"Uffuuuuuu artık süper zayıfım." 
"Bunun 36 bedeni yok mu canım?"
"Aman Allah'ım aynadaki bu incecik ben miyim?"
Konuşmaları yakındır diğ mi?
2 gram zayıflamak için yırtındığımız bu günler de geçer değil mi? 
HADİ HAYIRLISI BE GÜLÜM...

HERKESE ÖPÜCÜKLER...

23 Kasım 2013 Cumartesi

KIŞI KURTARMA PLANI!!!

Kış gelince gelen o uyuşukluk yok mu o uyuşukluk; işte beni mahvediyor. Melankoliye bağlıyorum resmen. Okuldan gelir gelmez battaniyeyeme sarılıp uyumak istiyor bedenim. Su içmeye bile üşeniyorum. Sözde zayıflayacağım diye diyet yapıyorum. Ama sen öyle durmadan yan gelip yatarken o metabolizmacığın nasıl çalışacak Ayşaaaaaaam? İşte buna bir dur denilmeli dedim ve bazı kararlar aldım kendimce. İşte kışı kurataracak maddelerim.
  • Bir kere bu metabolizmacığı hızlandırmak için ara öğünlerimizi ihmal etmeyeceğiz. Okulda yemek için en liflisinden 1 porsiyon meyvem okul kumanyama dahil olacak.
  • Okul kumanyacağımı ihmal etmeyeceğim. Aldığım sefer tasımı aktif bir şekilde kullanacağım. Evde hazırladığım sağlıklı ve az yağlı yemeklerimi okula da taşıyacağım. Bu ara bunu biraz ihmal ettim ve dışarıdan hazır yemeklere yöneldim.
  • Eve gelir gelmez öyle yayılmak yok. Üzerimize güzel yürüyüş kıyafetlerimizi geçirip, vücudumuzu harekete geçiriyoruz. 1 saatlik yürüyüş ve yarım saatlik kardiyocuk kaslarımıza bayram yaptıracaktır. Ayrıca  bu soğuk kış günlerinde güneş ışığına ihtiyacımız var. Güneş ışığı alarak Dvitamini ihtiyacımızı gidermemiz lazım.
  • Kışları pek su tüketmiyoruz malesef. Lıkır lıkır o suyu içiyoruz. Hatta suyumuzu alkali hale getirip, öyle tüketiyoruz.
  • Basit şekerlerden, yani hamur işlerinden, şekerli gıdalardan uzak duruyoruz. Zira hiçbir işe yaramıyorlar. İnsülin direncimizi düşürüp, bizi bizden almalarına müsade etmiyoruz.
Eveeeet, bu kısacık maddelere umarım tamı tamına uyarımmm ey dostlaaaaaaaaar. Bu arada 27 kilocuuumla vedalaştıııım.
HERKESE MUTLU HAFTASONLARI!...

13 Kasım 2013 Çarşamba

ÖNCESİİİİİİİİİİİİİİİ, SONRASIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII!!!

Son 2 haftadır diyet motivasyonu adına bişey kalmadı bende. Yolun yarısından fazlasını geçmişken olacak iş değil doğrusu. Pek kıl oluyorum kendime ve kızıyorum.

10 Kasım 2013 Pazar

YAPAMIYORUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUM!!!

Selam Gencolar,

Uzuuunca bir yazamadım. En son galiba kurbandan hemen sonra yazmıştım. Neyse efendim bu hafta diyetime resmen bomba attım.

22 Ekim 2013 Salı

DİYET GÜNLÜĞÜÜÜÜÜÜ!!!

Merhaba canlar,
Malum kurban bayramında 500 gram almıştım. Tabi öyle her boşlukta yemek yersem olacağı buydu. Neyse pişman değilim ama. Biliyordum kilo alacağımı ama ana kucağının sıcaklığına koyvermiştim kendimi. 

kerevizimden kalanı yarın okula götüreceğim. :)
Bayrama çıkmadan önce tüüüüüüm buzdolabını boşaltmıştık. Bugün öğle arasında koşa koşa pazar alışverişi yaptım. Kış sebzeleri artık malesef ki tüketilmeli. Bizim evde öyle pek kereviz, pırasa, karnabahar falan pişmez. O yüzden pek sevimli gelmez o kış sebzeleri. Ama malum diyetteyiz, sağlıklı beslenmeye özen gösteriyoruz. Bir de artık hormondu, GDO'ydu derken mevsimin sebzeleri tüketilmeli diye düşünüyorum.
İşte bu düşüncelerle pazardan bu hafta için karnabahar, kereviz, pırasa, havuç, patates, yeşilllikler( maydanoz, roka, tere, dere otu.), mandalina ve armut aldım. 


Bulguru çooook seviyorum.
Akşam yemeğine acaba hangisini yapayım derken aklıma üniversiteden canım arkadaşım Eminem'in yaptığı lezzetli kereviz geldi ve hemen telefona sarıldım. O anlattı, ben yaptım. Yanına salçalı, biberli ve soğanlı bulgur yaptım. Hızımı alamayıp yarına da pırasa yemeği yaptım. Onun da tarifini internetten aldım. Malum yarın spora gideceğim. Gitmeden önce koştur koştur yemek yapmayayım dedim. 


Akşam menüm kereviz, bulgur pilavı, yoğurt ve roka salatasından oluştu. Hala çoooook tok hissediyorum kendimi.

Yarının ana yemeği. Aslında pek
lezizmiş gibi gelmiyor. Ama deneyeceğiz.
Sabah ise 2 dilim ekmek, arasında ince kaşar dilim, domates ve salatalıktan ibaretti. Ha tabi şekersiz çay malesef ki yine içildi. Malum çay, kahve vücudumuzu asitleştiriyor.

Ara öğünde 1 mandalina yedim. 

Öğle yemeğimde ise 1 dilim ekmek, lor peniri-domates-salatalıktan oluşan çingene pilavı ve ayran vardı. Gayet doyurucu ve sağlıklıydı diye düşünüyorum. Tabi tüm gün alkali suyumu da içtim.
Bakalım bu 5 günde nasıl bir ilerleme kaydedeceğim??? Umarım bol kalori harcadığım ve az ve sağlıklı kalori aldığım günler beni bekler...

HERKESE ÖPÜCÜKLEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEER!

21 Ekim 2013 Pazartesi

BAYRAM SONRASI ALARMIIIIII! SIKI DİYET ZAMANI!!!

Merhaba canlar,
Karşıdan bakılınca koskoca görülen ama göz açıp kapanınca biten bir dokuz günü yaşadık. Siz de benim gibi düşünmüyor musunuz? Yaf daha dün hazırlamadım mı "Bayramınız mübarek olaaaa!" postunu? Anacığımın kucağında mis gibi bir 9 gün geçti. Canıııımın canı yeğenim "Memoş"u öpe koklaya bitiremedim. Özledim şimdiden keratayı. Küçücük velet sımsıkı boynundan sarılıyor insanın. Isırmalıktı tam canıııım benim.
Siz de aynı soruyu soruyorsunuz diiğ miiiiii?
Siz de aynı soruyu soruyorsunuz diğ mi????

Neyse efendim bu 9 günde "Oooo hiç tatlı yemedim, kavurmayı ağzıma bile sürmediiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim." desem inanır mısınız? Hiç inandırıcı gelmedi diğ mi??? Anacığımın elleriyle yaptığı kavurmalar, etli çorbalar yenmez mi hiç? Hadi tamam evde yedim. Peki dışardaki hallerime ne demeli? Aaa orda KFC'mi var, ay Mehmet waffle mı o, şu torpillerden de mi yesek'lerle geçen bir 9 gün oldu dostlar... Resmen nefsimi doyurmak üzerine geçirdim bu bayramı. Pişman mıyım? Pek pişmanlık hissetmiyorum açıkcası. Çünkü serbest serbest istediğimi yerken gerçekten çoooook mutluydum. Ama tabi ki bu güzelliklerin bana bir dönüşü olacaktı. Tam tamına 500 gram alarak döndüm anacığımın kucağından.
Deneyin deriiim. Nefiiiiiiiiiiiiiiiiiiiis!


Ama hemen silkelenip kendime gelmeliyim dedim ve cuma gününe kadar vücudumu aldığım kilolardan ve daha fazlasından kurtarmam gerek. Her şey sağlıklı ve güçlü bir beden için!!!

Efendim duymuşsunuzdur Alkali yaşam tarzını. Bilmeyenler için kısaca anlatayım. Vücudumuz azıcık ucundan alkali, yani bazik. Ama yediğimiz kızartmalar, hamur işleri falan filanlar vücudumuzu asitleştiriyor. Yani onları yiyerek biz vücut dengemizi bozuyoruz, bağışıklık sistemimizi savunmasız hale getiriyoruz. Ama alkali beslenme zımbırtısıyla bedenimiz daha güçlü sağlıklı ve dinç oluyor. Kendinizi gün içinde daha dinç hissediyorsunuz. Ben de işte buna yönelmeye karar verdim. 

Ne mi yapıyorum? 

Normal su içmiyorum bi kere artık. Alkali su hazırlıyorum kendime. Bunun için 2 lt suya bir çay kaşığı ingiliz karbonatı atıyorum. Tadı ilk başta hoşuma gitmemişti ama alışmaya başladım. Ayrıca limon ya da misket limonuyla yapılan su da vücudu son derece alkali yapıyor.

Tüm çiğ ve kızartılmamış sebzeler vücutta alkali etki yapıyor. Ama kızartmalar, konserveler, çay, kahve, barbunya, mercimek gibi bazı bakliyatlar ve et ürünleri vücudumuzu asitleştiriyor. Ben de alkali sebzelerle kendime güzel güzel yemekler yapacağım umarım. İlk gün gayet güzel geçti. Tost makinesinde közlediğim sebzeler oldukça sağlıklıydı. Öğlen de zaten yağsız çingene pilavım 1 dilim ekmekler güzel gitti. 

Cuma günü malum diyetisyen randevum var. Umarım cumaya kadar vücudum kendine gelir.  Randevuya kadar ne kadar fark edecek merak ediyorum. Gelişmeleri yine bildireceğim...
HERKESE ÖPÜCÜKLEEEEEEEER!!!

11 Ekim 2013 Cuma

KURBAN BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUUUUUUUUUUUUUUUUN!!!

Merhabalaaaaaaaar,
Veremediğim kilolarım ve ben 9 günlük lezzetli bir Kurban Bayramı tatiline giriyoruz. 1 haftada ancak 500 gram verebilmişimdir. Neden böyle yavaşladı ki bu zayıflama işi? Sinir olmamak elde değil. Önceden 1 haftada 2 kiloya yakın uçup gidiyordu.  Bugün sevgili diyetisyenciğiiiimle randevudan sonra, sıcacık ana kucağına gidiyoruz hayırlısıyla dostlar. Bu bayram çooooook zor geçecek ben ve sevgili zayıflamak isteyenler için. O güzel mangallar, kavurmalar arasında nefsime nasıl hakim olacağım bilmiyorum. Sabıııııııırrrrrr versin Allah'ım bana. 
HEPİMİZE BOL KAHKAHALI, BOL KAVUŞMALI NEŞELİ BAYRAMLAR DİLİYORUM...

6 Ekim 2013 Pazar

DİYETTE SEZON 2, PART 2!!!!

Merhaba canlaaaaaaaaaaaaaar,
Güzelim sonbahar gelmeden kış olanca soğukluğuyla evimizi, sokağımızı buza çevirdi. Uzun kollu tişörtleri, gömlekleri giyemeden kazak moduna geçtik. Bu soğuk geçici diyorlar, lakin bu saatten sonra sıcak gelse bile ne kadar gelir bilemiyorum. Daha geçen hafta şortlarla, kaprilerle sokaklarda fink atıyorken; içlik mi giysem leyyyyn, demeye başladık. Neyse hayırlısı diyelim. Zaten hiç sevmediğim kış gelecekti eninde sonunda. Bu kadar erken olmayaydı iyiydi. 

1 Ekim 2013 Salı

MİİİİM!

Merhabaaaa Dostlar,
Uzun zamandır bloglar arasında mimlenme şeysini görmüşsünüzdür ya da duymuşsunuzdur. Ben de niye beni kimse mimlemiyor diyordum kiiiiiii, sevgili Sende İncel'ciğim beni mimlemiiiiş. Hemencik cevaplayayım dediiiim.

Blogunuzun adı: Rugan Ayakkabı Giymeyen Kız

Hangi ilde yaşıyorsunuz ve semtinizi söylermisiniz? Aydın/Söke
Blogger buluşmalarına katıldınız mı? Maaaaaaaaalesef katılmadım. Hem iş yoğunluğu hem de Aydın'da yaşamam buna sebep oldu sanırııım.
Bulunduğunuz ilde bir blogger buluşması gerçekleşse katılmak ister miydini? Tabiiii ki isterim. 
Sizce bir blogger buluşma etkinliği nasıl olmalı? Sıcacık ve her türlü bilgi alışverişinin olduğu bir ortamda olmalı bence. Çünkü birbirimizden öğreneceğimiz çoooook şeyin olduğunu düşünüyorum. Tabiiii ki bir sponsorumuz olsa süper olur, ama yoksa da yapacak bişey yok =)


Bu güzeeeel mimi için Sende İncel'e teşekkür ediyorum ve ben de bu sorulara bişeyler ekleyiiip mimliyorum sizleriiiiii. İşte Sende İncelimizin sorularına eklediklerim:

İlgi alanlarınız nelerdir?
Kaç yaşındasınız?
İdolümdür dediğiniz 3 blogger kimdir?
En çok hangi tarzda blog okumayı seviyorsunuz?


Mimi cevaplayan arkadaşlarıma şimdideen çooooooooooooooooooook teşekkür ediyorum.
HERKESE ÖPÜCÜKLER!!!!

28 Eylül 2013 Cumartesi

DİYETTE SEZON 2, PART 1!!!

Selam Gençler!
Biliyorsunuz ki diyetimin ilk 10 gününü devirdim. Geçtiğimiz haftasonu Memetim'in anneciği ve babacığını Hacca yolladık hayırlısıyla. Tabi haftasonu köyümüzde olunca diyeti bozmamak gibi bir durum söz konusu bile olamaz =)) Her şeyden yedim haftasonu oooooh mis gibi. Tabi diyetimde açtığım bu deliğin bana gram gram döneceğini biliyordum. Çok şükür ki evren bana torpil geçmiş ve haftasonu kaçağını affetmişti. Diyetisyenciiime gittiğimde tam tamı 1300 gramım uçmuş gitmiş. Çok sevindim yafff. Zira ancak yarım kilo falan gitmiştir diye düşünüyordum. Ama az yemişim galiba. =P 
Tabi kaçak yaptığımı söyleyince diyetisyenim azıcık kızdı ve az daha o güzel bonus günümü elimden alacaktı. Yavuz Beyciğimiiiz "Aslında bonus vermesek de olur." dedikçe Mehmet yanımda kahkahalardan yarılıyordu. Bu adam benim işkence çekmeme bayılıyor sanırsam.
Perşembe günü dolu dolu bonusumuzu yaptık. Gelsin kokoreçler, gitsin pastalarlı bir gün geçirdim. Bugün anca toparlamaya çalışıyorum dünkü oburiksliğimi. Ayın 4'ünde tekrar kontrolüm var dostlar. Umarım bu kez 2 kilonun üzerine çıkarım. En kısa zamanda istediğimiz kilomuza kavuşuruz umarım. 
Bu arada spora da başladık ey dostlar! Haftada 3 gün step ve platesten oluşan bir programa başladım. Tabi boş zamanlarımda yürüyüş de yapacağım ama o henüz gerçekleşmedi. Çok mu yoğunum neyim?
HERKESE ÖPÜCÜKLER VE SAĞLIKLI DENGELİ BESLENMELER!!!

15 Eylül 2013 Pazar

VE DİYET BAŞLAAAAAAAAAAR!!!

             Merhaba dostlar,
       Malumunuz cuma günü sevgili Yavuzcuuuum diyetisyenciiime gittim. Tatilde en büyük korkum Ramazan ayında kilo almaktı. Ama çok süper bir Ramazan geçirdim. Hatta kilo bile verdim. Ama Ramazan'dan sonra verdiğim o kilocukları geri aldım. Yani tatil öncesi kiloma geri döndüm. Söke'ye gelince de azıcık cipslere fast foodlara abandım sanırım diyete başlayacağım diye. İşte bu abanma bana 600 gr olarak geri dönmüş. :( Ne yapalım yedik bir kere kalorili çikolataları. Ama pişman değilim arkadaş çok lezzetlilerdi. Bir de zaten diyete başlayacağım için onlar benim için bonus oldu. =))
      Neyse canlar. Sevgili diyetisyenimle kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ama gerçekten kaldığımız yerden devam ediyoruz. Diyetimde kalem değişiklik yapmadı. Sadece çorba yerine 3 kaşık makarna ya da pilav yiyebilirsin dedi. Tamam zayıflıyorum bu diyetle ama insan azıcık farklı bir diyete kayacağız diye düşünüyordum. O yüzden "acaba evde kendim devam edebilir miyim?" diyorum. Yine diyetisyene gider gibi 10 günde bir kilo kontrolü yapsam başarabilirim kanımca. Yaptığım ödemeyle önümde 2 kontrolüm daha var. Bakalım geçsin şu 2 kontrol. Ama diyetime çok sıkı başladım dostlar. Gerçekten çok dikkat ediyorum her yediğime ve bu 2 günde 1 kilocuuum gitmiş dostlar. Bakalım kontrolüm ayın 25'inde. Umarım sahalara dönüşüm muhteşem olur. Bu arada pazartesi spora da başlıyoruuuuum.

      Bu arada sizce diyetisyensiz diyetimi sürdürebilir miyim gençler? Azıcık kendime güveneyim diiiiiiğ mi?
Allah bana ve tüüüüüüüüüüüüüüm diyet yapanlara sabır versin. =)) 
HERKESE ÖPÜCÜKLER!!!

10 Eylül 2013 Salı

ALARM!!!

                 Merhaba gençler,
        Yazın bitişini yavaş yavaş geceleri üzerimize ceket alma ihtiyacından hissediyoruz malesef. Ben kışı pek sevmem. Sanki bu seneki yaz da geç başladı erken bitti gibime geliyor. Neyse bakalım doğa olaylarına karışmak olmaz diğ mii? Yazın başlamasıyla diyetime ara vermiştim. Takip edenler bilir. Ama yaz bitiyor ve önümüzdeki yaza incecik bir fidan olma yolu için şimdiden çalışmalara başlamak gerekiyor :)))
         Bu cuma sevgili diyetisyenim Yavuz Beyciğim'le randevum var. Umarım yazın elimin armut toplamasına pek kızmaz. Zira kendileri rüyalarımda karabasan olarak yakamı bırakmamakta. Şaka bir yana gerçekten çok iyi bir diyetisyenle çalışıyorum. Tabi bu iş sadece diyet ile olmuyor gençler. Göbüşlerimiz, kollarımız sarkmasın diye spora da gitmek lazım değil mi? Pazartesi de okuldaki kankeytolarla spora başlayacağız. Kalabalık arkadaş gruplarıyla yapılan spor daha verimli ve eğlenceli oluyor kanımca.
        Vatana millete ve en önemlisi sağlığımıza hayırlı bir diyet olması dileğiyle canlar...
         HEPİNİZİN TATLI YANACIKLARINDAN ÖPERİM!..

3 Eylül 2013 Salı

TATİL BİTTİİİİİİİİİİ!!! :(

Her güzel şey gibi malesef o güzeeeeeeel ve uzunluğu dillere pelesenk tatilimiz bitti. Sabahları erken kalkmalar, bugün ne giysemler, dersi nasıl sevimli hale getirsekler başladı.
              Bünyem henüz hazır değilmiş dostlar. Sabah yataktan kendimi sökemeyince bunu anladım malesef... Tabi sen bir gün önce denizden çıkmayı bilmezsen ertesi güne pertin çıkar tabi. Güzel bir yeni eğitim-öğretim yılı kahvaltısıyla başladık güne. Okulda dostları görmek çok güzeldi lakin ben bugün çok yorgundum. Alışacağız tabi ki...
              Peki ben son zamanlarda neler yaptım? Tatilimizin birazı İzmir, birazı Simav arasında geçti. Öncesinde kısa bir deniz, kum, güneş tatili yaptık. Ramazan'ı da seriiiin seriiiin Simav'ımızda geçirdik. Küçük Memoş'um ( kendisi yeğenim olur.) o kadar tatlıydı ki. Çok özlüyorum keratayı. Yürümeye başladı ablaları, abileri. Tatlı tatlı gülücüklerini yirim yiriiiiiiiiiiiiiiiim =) İzmir'de tatilimizin son demlerinde Söke'ye dönmeden önce şampuan ve saç kremi almak için Hobi'ye girdim. Amma ve lakin yok şunda indirim, yok bunda indirim var derken elim kolum dolu poşetlerle çıktım dükkandan. Tabi bundan en çok etkilenen canım kocişim oldu. Bu alışverişten sonra anladım ki gerçekten seviyor bu adam beni =)
            Hemen aldığım ürünler hakkında kısacık dipnotlar sunayım sizlere...





MONTEIL HYDRO CELL YIKAMA JELİ: Daha önceden gelinimiz sayesinde deneme şansı bulmuştum. Kokusu muhteşem gerçekten. Cildimde genel olarak bir problem yok. Yves Rocher'in peeling etkili bir jelini kullanıyordum. Onu her gün kullanmak cildime hasar verebilir düşüncesiyle aldım ve çooook memnunum. Yumuşacık bir cildim oluyor bununla yıkadıktan sonra.

MONTEIL HYDRO CELL TONİK: Yine bunu da Asya sayesinde denemiştim. Yine kokusu süper ve yumuşacık oluyor cildim. Bu tonikten önce Lancome'un bir toniğini kullanıyordum. Ama aşırı alkollüydü ve kupkuru yapıyordu cildimi. Artık Lancome'u cildim çoook yağladığında ya da ağır makyaj yaptığımda kullanma kararı aldım.





MALU WILZ THALASSO HYDRO GEL: Hiç deneme şansım olmadı. Sadece Hobi'deki cilt uzmanı hatunun tavsiyesi üzerine aldım. Ama tam istediğim gibi bir krem. Azıcık kullanıyorum. Çünkü gözeneklerim kapansın veya cildim yağlansın istemiyorum. Kokusu idare eder. Ama nemlendirici olarak süper. Sabahları kullanıyorum bu jeli. Gece yatmadan önce ise Yves Rocher'in bir kremini kullanıyorum.

MALU WILZ EYE CONTROL CREAM: Gözüm malesef ki küçücük bir makyaj kırıntısında bile yorulup kanlanıyor. Küçük parmak vuruşlarıyla yediriyorum.


      Sanki bu ürünleri kullandıktan sonra cildim daha bir güzelleşti. Daha sağlıklı görünüyor. Cildime tüm bu bakımları sırasıyla yaptıktan sonra kendimi tazelenmiş hissediyorum. Umarım cildimiz yaşlanmaz hatuuuunnnnnnnnlar! En büyük korkum kırışıklıklar. Zaten bir gün kapımı çalacaklar, ama ne kadar gecikirse o kadar iyi di miiiiiiiiiiii?




DOWN UNDER ARGAN YAĞLI SAÇ KREMİ: Daha önce deneme boyu almıştım ve çok memnun kaldım. Yumuşacık yaptı saçlarımı.  Zaten şu kozmetik alışverişinin fitilini bu saç kremi ve şampuanı yaktı. Şampuanını almadım ama saç kremiyle çok mutlu bir ilişkimiz var =)


PRIVACY GOLD SENSATION MAN: Canım kocişimin favori parfümüdür kendileri. Gayet de güzel kokuyor. Kalıcılığı da ortalama denilenebilir.

ROJO REINA SPORT DEODORANT WOMAN: Bu deodorantı hediye olarak verdiler. İdare eder bi kokusu var. Zor zaman kurtarıcısı olabilir.





MONTEIL VITAMIN SHOWER GEL BODY AND HAIR: Down under şampuanı bırakıp bu şampuanı alırken buldum kendimi bir anda. Gerçekten saçlarımı arındırıyor ve kepek sorunum bitti. Bu şampuanı alana aynısından ve MONTEIL VITAMIN BODY LOTION hediyeydi. Vücut losyonunu da duştan sonra kullanıyorum. Şampuanla yakın kokuları var gayet ferah kokuyor.

            Tatil bitmeden önceki son kozmetik alışverişim bu kadarcık oldu dostlar. Artık uzuuuuuuuun bir süre saçlarıma ve cildime bir ürün almam diye düşünüyorum. Aldığım ürünleri beğenerek kullanıyorum şimdilik.
            Okuldaki ikinci günü de bitirdim dostlar. İlk gün gerçekten feciydi. Ama ikinci gün toparladım kendimi. Sınıfıma girdim tozlanmış panolarımı sildim. Yarında düzenimi kurarım sınıfta. Yeni eğitim-öğretim dönemi heyecanı başladı bende dostlar. Lütfen bana başarı ve şans dileyin.
                                        HERKESE ÖPÜCÜKLER!...

20 Ağustos 2013 Salı

AYŞE TATİLDE POSTU!

    Bu biraz geç yazılmış bir post oldu. Ama tatilimizle ilgili tüm fotoların elime ulaşmasını bekledim. Canım arkadaşlarım Ayşe ve Hasan ziyaretimize gelince o güzel anıları da beraberlerinde getirdiler. Onlara buradan teşekkürü bir borç bilirim :)
    Tatilimizden 1 gün önce sevgili arkadaşım Tuğba ve Erdal'ın düğünü vardı. Onların düğününden çıkıp Kuşadası'na Emoş'uma gittik. Çünkü onları alıp birlikte Kemer'e yola çıkacaktık.
     Kuşadası'nda geceleyip erkenden yola çıktık. Antalya'ya vardığımız ilk gün pek bişey yapamadık. Odalarımızda dinlendik ve otelin sahiline gittik. Ama denize giremeden geri geldik. Açıkcası sahil hoş görünmedi gözümüze. Azıcık havuzda eyleşip Kemer'e gittik. Zaten Antalya hep Rus turist kaynıyor. Bekliyorduk Rusları ama bu kadarı çooook fazla geldi bünyeme. Kemer'de turistlere yönelik bir çok deri, kürk ve giyim dükkanı mevcuttu. ama beni şaşırtan ev tekstili ürünleri oldu. Adamlar çeyizlerini Kemer'den temin ediyorlar kanımca.
  Gezimizin ilk günü şöyle bir meşhuuuur şelalelere gidelim dedik. Önce Düden Şelalesi'ne gittik. Aman yarabbim bu ne güzellik dedim. Her yerden su akıyor ve yemyeşil. Çooook seneler önce Van'ın Muradiye Şelalesi'ne de gitmiştik Mehmetim'le. Oradan daha çok su akıyor. Ama ben Düden'e bayıldım. İşte size Düden'den bir foto. Yüzümdeki acı gülümsemeyi fark ettiniz mi? Çünkü fotodan az önce Sevgili Ayşe'nin S3'ünü elimden düşürmemek için yeri öpmüş bulunmaktaydım. Bacaklarımdaki izler halaaaaaaaaaaa geçmedi...

         Düden'den sonra Kurşunlu'ya gittik. ama Kurşunlu o kadar beğenimi kazanmadı. Daha durgun bir yer. Düden resmen çağıldıyordu. Kurşunlu'nun sularına bakınca hemen Mehmet'in gözleri parladı. Uzatsan eline gelecek balıkları görünce "Dur!" dedim Mehmet'e. Malum koruma altında buralar. İnsanın eşi balık meraklısı olunca işi zooooor dostlar! Bu da artık yürümekten yorulmuş Kurşunlu Gazileri. Sırıttığımıza bakmayın, gerçekten yorulduk.. :)




Yolda Göynük Kanyonu tabelalarını görmüştük. Bir uğrayalım dedik. Ama Göynük Kanyon resmen bir günümüzü aldı. Kanyon'da bodyrafting diye bir olay var. Yüzme kıyafetlerini giyip nehir boyunca yüze yüze tırmanıyorsun. Hemen balıklama atladık. Yüzülen yere çıkana kadar resmen piştik dostlar! Herhalde bir 5 kilometre tırmandık dağlara bayırlara. Ama sonrası süperdi. İyi ki tırmanmışız dedik. Yüzme parkurunun sonunda gürül gürül akan bir şelalecik var. Ona sırtını yaslayıp masaj yaptırmış gibi oluyorsunuz. Herkese tavsiye ederim burayı. Bu resim geri dönüşte çekildi. Sevgili turist abime telefonu verdik. Adam bize "zooooom! Zooooom!" diye sesleniyor. Biz de "Yeeees! Yeees!" diye karşılık verdik. Adam zoomlu çekiyor sanıyorduk ki; zoom neredevari seslendiğini fotolara bakınca anladık. Bu ise kendimizin çektiği zoomlu fotolardan :)) Kelebek gibi uçarız pozu :P



Gezimizin bir günü Antalya Akvaryum'a gittik. Dünyanın en büyük tünel akvaryumuna sahipmiş kendileri.  Akvaryumda dünya denizlerinden çeşit çeşit deniz canlıları vardı. En çok batık uçak olarak konseptlenmiş köpek balığı akvaryumunu beğendim ben. İlk kez böyle bir akvaryuma gittiğimden midir bilinmez ben çok sevdim akvaryumu.
Karayip korsanı ve biz :P


Antalya'ya gelinir de rafting yapılmaz mı dedik? Hemen bir tur şirketiyle pazarlık yapıp bir günümüzü de ona ayırmaya karar verdik. Rafting alanına yolculuk biraz uzundu. Yollar da engebeliydi. Açıkcası içim dışıma çıktı ama direndim  a dostlaaaaaaaaaaaaar! :) Ama yolculuğun sonrası çok güzeldi. 7 km'lik bir parkurdu. Başlangıç düzeyi için gayet güzeldi bence. Ama öyle bot devrilsin falan isterim diyenlere Karadeniz'i öneririz. Köprülü Kanyon'un suyu süper soğuktu. Bazı yerlerde kaptanımız yüzme molası verdi. Bence soğuk da olsa mutlaka o suya atlanmalı :) Rafting yaparken kenarda köşede saklanmış kameralar seni çekiyor. Çok pahalıya da satsalar, anı olarak alınmalı bence. Kısacası rafting süperdi. Benim için tatilin en güzel günüydü diyebilirim. Tatilde değişik bir şeyler yapmak insanın hoşuna gidiyor. Antalya'ya gidecek herkese benden tavsiye olunur.




Bir de ben gelmeden önce Patara Plajı'nın güzelliğini duymuştum. O yön üzerinde hem Olimpos, hem de Yanartaş diye bir doğal güzellik varmış dediler. Bir gün de oraları gezelim dedik. Önce Yanartaş(Chimera)'ya gidelim dedik. Tatilimizin ilk günleri Antalya'ya göre gayet iyiydi. Ama o gün artık Antalya sıcağı yüzünü gösterdi bize. Yanartaş'a varabilmek için keçi gibi bir patikadan tırmanıyorsunuz. Zaten o patikaya tırmanıncaya kadar canın çıkıyor; oraya varınca peki göğe mi eriyorsun? Kesinlikle hayırrrrrrrrrrrr!
Chimera( Yanartaş) 
Yanartaş harbiden yanıyor dostlaaaaaaaaaaar! Dağdan metan gazı çıkıyor ve oksijenle buluşunca yanıyor zaar. Oraya kadar iki ateş görmek için çıkılmazmış bunu öğrenmiş olduk. Neyse oradan da eksik kalmamış olduk deyip Olimpos'a yönümüzü çevirdik. Olimpos'un kapısına vardığımızda su almak için oradaki büfelere yanaştık. Oradaki amca bize boşuna girmeyin, zaten denizi çakıllı falan dedi. Zaten Yanartaş'ta hayal kırıklığına uğradığımız için Adrasan'a yola koyulduk. Adrasan uuuuuuuuuuuupuzun bir sahil. Ayşeciğim peki orası güzel miydi dersen, ııh derim. Ne bileyim ben her daim denizde açılsak da yere ayağımız değsin diyen bir vatandaşım. Yüzme bilmiyor da değiliz arkadaş, ama korkuyorum işte. Mehmet'e durmadan "Dur, açılma, bak bişey olsa kurtarmam!" diye diye yanımda tuttum adamcağızı. Ben alışmışım Ege'min o güzel sahillerine. 

Balkonumuzda bizi selamlayan ağaç
Orada serinledikten sonra otelciğimize döndük.  Hangi otelde kaldınız diye sorarsanız, Selçukhan Otel'de kaldık. Yemekler çeşitli ve güzeldi bence. Tabi ki hiçbir yemek kendi yaptığımıza benzemez ama aç kalmadım en azından. Temizlik de geçer not aldı benden. Ama kötü olansa otelin yarısı eski, diğer yarısı ise yeni yapılmış. Ha bize neresi mi geldi? Tabi ki eski oda! Bizim odada bir problem yoktu ama insanın zoruna gidiyor arkadaş eski odalarda kalmak. Zira otelin en dolu olduğu zamanlar olduğu için odamızı da değiştirme şansımız olmadı. Ama güzel yönü biz 3 çift gitmiştik. Üçümüzün odalarını da yan yana verme nezaketinde bulundular. 

Tüm tatil boyunca sabah erken kalkıp tüm gün koşturduğumuz için akşamları pek bir yorgunduk. O yüzden geceleri alemlere akma durumu pek olmadı. Ancak gecelere akmak isterim ben diyenlere Kemer'de Ayışığı isimli bir mekan oldukça ünlü. Herhalde güzeldir. 
Antalya bana çok ilginç geldi. Tüm hizmetler Ruslara yönelik. Barlarındaki şarkıcılardan tutun, resepsiyon görevlilerine, mağaza çalışanlarına kadar Rus hep. Arz talep meselesi kanımca. Ama Antalya'ya gelir miyim bir daha sanmam.  Ben Ege'yi daha çok seviyormuşum arkadaş bu gezi güzelim Didim ve Kuşadası kumsallarıma daha da hayranlığımı artırdı.

Dönerken Kaş tarafından döndük. Orada canım kuzenim ve eşi bizi karşıladı. Çok güzel bir sofrayla bayram ettik resmen. Ardından mini bir Kalkan turu yaptık. Ve ben bayıldım Kalkan'a. Sakin ve çooook nezih kesinlikle. Her şey derli toplu ve düzenliydi Kalkan'da. Kuzişim kalmamız için çok ısrar etti ama dönmemiz gerekliydi. Mehmet'imle tekrar gelme sözü vererek ayrıldık. 

Çoook yorucu ve güzel bir tatildi. Elimizden geldiğince gezdik Antalya'da. Zaten öyle tüm gün plajda yatmalı tatiller bana göre değil. Geri dönüş yolunda tatili tam tadında bitirdiğimizi fark ettik topluca. Bir gün daha fazla Antalya bıkkınlık yaratabilirdi. 
Çok fazla gevezelik yaptım diiiiiğ mi? Anlatmaya devam etsem ohoooooooooooooo, hepinizin kafasını şişiririm. Herkese bol güneşli, güzel günler...


MUTLU KALIN!!!


8 Ağustos 2013 Perşembe

RAMAZAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAN BİTTİ!

Aman bu sıcakta nasıl tutulur o oruçlar diye diye bitirdik şu güzelim ayı dostlar.          
 Hepimizin Ramazan Bayramı şeker tadında geçsin canlarııım. Büyüklerin elleriiiinden, küçüklerin gözlerinden öperiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim. Herkese sevdikleriyle musmutlu, en neşeli bayramlar!...

29 Temmuz 2013 Pazartesi

SAHURDA DİYETE GAZ POSTU!!!

             Ağustosa yavaş yavaş "Merhaba!" derken zaman nasıl da su gibi akıp geçiyor değil mi dostlar? Milletin diline pelesenk olmuş öğretmenin o uzuuuuuuuuuuuun tatili çoktan yarılanmış bile. Ama bu yaz pek bir hamaratım. Henüz ortada pek bir ürün yok ama planlarım var en azından. Bu sene pek bir işimizi görmüştü annişkomun ve Memoş'un annişkosunun konserveleri. Önümüzdeki kış için kendim yapmaya karar verdim. Malum diyet yapıyoruz. Ben yaparsam yağ oranı daha düşük şeyler yaparım ve yerken de suçlu hissetmem kendimi. 370 ml'lik konserve şişeleri buldum Simav pazarından. Gittim 1 koli aldım. Yarım kiloluklar bize fazla geliyor. Malum 2 kişiyiz ve yarım kiloluk şişedekini bitiremiyoruz. İlk deneme için 1 kilo bamya aldım. 6 küçük şişe bamya yemeğim var kış için. Sevdiceğim pek bamya sevmez ama çeşitlilik açısından gerekli oluyor malesef. Hem ben severim de öyle akmadığı müddetçe. Bu hafta da minik şişelerime fasulye ve patlıcan planım var. Umarım gerçekleştirebilirim.  Ayrıca dolmalık kurutma planlarım da var. Olur inşallah hepsi...

19 Temmuz 2013 Cuma

RAMAZAN'DA BEN!!!


Merhaba Dostlar,
Uzuuuuuuuuuuuun bir aradan sonra yine geldim. Geçtiğimiz 2- 3 haftayı oradan oraya sürüklenerek geçirdik Mehmet'imle. 5 güncük Antalya tatilimizi dolu dolu geçirdik. Bir gün bile oturup da şezlongda tembellik yapmadık. Her gün oradan oraya gezdik. Benim tatil anlayışım da bu işte. Yeni yeni yerler görelim, gezelim de gezelim. Güzel bir tatil postu hazırlayacağım. En ince ayrıntısına kadar anlatacağım. 


26 Haziran 2013 Çarşamba

DİYETİİİİİM!!!

Yine uzuuuuun bir aradan sonra karşınızdayım dostlar. Diyetim son 1 haftada sekteye uğramış olsa da hala devam ediyor. An itibariyle 22 kilocuğum benden çooooooooooooooook uzaklara gitti. İnşallah da gelmeyecekler. Ama artık bu sıcaklarda gerçekten spor yapmak çok zor. Zira attığın adımda terlerken bir de ekstra hareket etmek insanın sırılsıklam olmasına sebep oluyor. Şu son haftayı unutursak ben bu 6 aylık diyetimde neler yaptım kısaca anlatayım.
            Bir gün tartıya çıktım ve "Oha Ayşe!" dedim kendime ve diyetisyene gitmeye karar verdim. Aslında ilk gittiğimde öyle çok da kararlı olduğum söylenemez. Diyetesyenciiiiime gittim, ölçtü, tarttı. Diyetimde dikkat etmem gereken noktaları anlattı.
            Öncelikle günlük almam gereken yağ miktarından başladık. Benim diyetime göre 4 porsiyon yemeğe sadece 1 yemek kaşığı kadar yağ koyabiliyorum.
            Günde 3 ana, 3 ara öğün olmak üzere, 6 öğün yiyorum ve asla öğün atlamıyorum. Zira daha az yemeği denedim ve daha az kilo verdim. Diyetisyenim bunun sebebinin metabolizma hızının yavaşlayıp, kıtlık farz edip depo yapmaya çalışmasına bağladı.
           Peki öğünlerimde neler yiyorum?
KAHVALTI: 2 dilim ekmek, 1 kibrit kutusu peynir, 1 küçük domat, sınırsız salata, 2-3 zeytin ve 1 tatlı kaşığı bal.
Eğer haşlama yumurta yemek istersem peyniri menümden çıkarıyorum.
ARA ÖĞÜNLER: Günde 3 kez ara öğünüm var. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği sonrası. Ara öğünlerimde 1 porsiyon istediğim meyveden yiyebiliyorum. Yatmadan önceki ara öğünüme yarım salatalık ekleniyor sadece.

ÖĞLE VE AKŞAM YEMEĞİ: 1 su bardağı yoğurt ya da ayran, 1 su bardağı çorba, 1 su bardağı sebze yemeği, 2 dilim ekmek ve sınırsız salata.
           Çorbada dikkat etmem gereken nokta kremasız, etsiz olmalı ve eğer mercimek ya da ezogelin yemek istersem sadece haftada 1 kez yiyebiliyorum.
           Diyetim 10 günlük periyotlar
halinde. 10 günde 2 kez  ızgara et yeme hakkım var. Bunu ister öğle, ister akşam öğününde kullanabiliyorum. 10 günün sonunda doktorcuuuma kontrole gidiyoruz. Eğer verimli bir hafta geçirirsem kontrolün ertesi günü kocaman bir bonus yapıyorum. Bonus günümde sabahtan akşama kadar yemek istediğim her şeyi yiyebiliyorum. Baklavalar, börekler, çikolatalar... Artık gözün gönlün ne isterse :)
        Aslında diyeti yazmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü herkesin bünyesi aynı değil. Ama şunu söyleyebilirim. Ben 26 yaşımdayım ve herhangi bir sağlık sorunum yok.
       Umarım zayıflamak isteyen herkes sağlıklı bir şekilde istediği kiloya ulaşır...
       Bu arada 2 aylık yaz tatilimiz 1 temmuz itibariyle başlayacak. Bu süre zarfında bloğuma pek yazabileceğimi sanmıyorum. Ama olur da fırsatım olursa hemencik size yazacağım dostlar...
                        HEPİNİZ MUTLU KALIIIIIN!..

14 Mayıs 2013 Salı

RUGAN AYAKKABI BİLDİRİYOR: DİYET YAPARKEN DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR!!!

           Ben kendimi bildim bileli hep bir zayıflama hikayesinin içindeydim.Daha lisedeyken yok şunu yemeyim, yok bu çok kalorilidir diye diye kendimce zayıflama mevzusunda ilerlemeye çalışıyordum. Ama malesef ki yıllarca hep boşa debelenmişim. Hep bu debelenmelerim bana malesef ki kilo olarak döndü.
       İsveç diyetleri mi yapmadım, atkinsler mi yapmadım ama boşa anacım! Önemli olan sağlıklı beslenmekmiş. 7 ocakta başladığım yolculuğumda tam tamına 18 kilocuğuuuum uçtu. Ben bu süreçte aç kalmadım ama tabi ki uzak durduğum besinler oldu. O canımın çok çektiği besinleri de doktorcuuum sağolsun BONUS GÜNLERİMDE doya doya ye dedi. Size azıcık kilo vermeye yardımcı bazı küçük öneriler vermek istiyorum naçizane. :))

  • Bir kere ekmeği kesersem zayıflarım diye bir olay yok. Ekmek en ulaşılabilir karbonhidrat. Eğer ben ekmek yemiyorum arkadaş derseniz; kan şekerciğiniiiiz düşer ve en yakın tatlı tuzağının kucağına( çikolata vb.) atlarsınız benden söylemesi.
  • Aç karnına sirke, limon falan unutun bunları. Allah muhafaza midenizi delersiniz. Ama şunu söyleyeyim: Sabah uyandığında içilen ılık 2 bardak su gerçekten işe yarıyor.
  • Kahvemi ikisi birarada içiyorum, şeker almıyorum diye kandırmacaya da son. Çünkü ikisi biraradalarda malesef ki yağlı süt tozu oranı fazla ve çok az bir kalori farkı oluyor dolayısıyla.
  • Oh kepekli ekmek yiyorum, istediğim kadar yerim! Bu da malesef ki yanlış. Çünkü beyaz ekmek ile kepekli ekmek arasında kalori farkı yok. Ama kepekli ya da tam buğday ekmekleri daha fazla lif içerdiği için diyetinize çooook yardımcı olacaktır.
  • Zeytinyağı kullanıyorum, o zaman istediğim kadar boca edebilirim! Bütün yağların kalori miktarları aynı! Yağı az ve öz kullanacağız diyetimiz sırasında.
  • Eğer kaçamak yaptıysanız, bir günlük kısa detoks yapın ve suçunuzu örtün :)
  • Meyve suyu sağlıklı, sürekli içebilirim! Meyve suları fazlaca şeker içerir. Bu yüzden gereksiz kalori tuzaklarıdır. Onun yerine günde 3-4 porsiyon meyve yemek çok daha sağlıklıdır.
  • Sadece karbonhidrat ya da protein yemek zayıflatır. Bir öğünde tüm besin gruplarından almak lazım. Bu hem gözümüzün, hem de midemizin uzuuuuuuun bir süre doygun olmasını sağlayacaktır.
  • Lütfen azıcık hareket edin. Spor yaparak hem vücudumuz sıkılaşacak, hem de metabolizma hızımız artarak daha hızlı kalori yakmamızı sağlayacaktır. Bu arada spora vücudumuz yarım saatten sonra reaksiyon veriyor. Yani 40 dakika spor yapıyorsanız 10 dakikası yağ yakımına yardımcı olacaktır.
  • Zayıflama ilacı, çayı hapı, unutun bunları! Çaylar en fazla ödem atmanıza yardımcı olabilir. Ama zayıflama ilaçları sadece reklam tuzağı. Çok şükür azmimiz ve aklımız var.Lütfen kendinize inanın! 
Ama en önemlisi bunların hepsini hayatımızın tüm süresine yaymamız gerektiğidir. Sadece diyet süresinde yapıp sonrasında tüm bunları kenara atmak, verdiğimiz kilocukların bize tekrar dönmesine sebep olacaktır. Yaşadım oradan biliyorum :)) Ama bu sefer çok süper giden bir diyetin var ve bunu ömür boyu yapabileceğime inanıyorum gençler. Diyet yapan, zayıflamak isteyen herkesciklere azim diliyorum. Tabi bana da :)) 

HERKESE ÖPÜCÜKLER!!!

12 Mayıs 2013 Pazar

SPOR ZAMANI!!!

İki haftadır yazamamışım bloğuma. Çoooook ama çok yoruluyorum iki haftadır. Biliyorsunuz ki zayıflama yolunda emin adımlarla ilerliyorum. An itibariyle 17,5 kg vermiş bulunmaktayım. Artık giydiğim kıyafetler o kadar bol geliyor ki sanki benim değiller :) Süper mutlu oluyorum her giydiğim kıyafetin üzerimde dönmesinden. Hele bir de uzuuuun zamandır görmeyen herkesin incecik olmuşsun yorumlarını duyunca içimde mutluluk baloncukları uçuyor. 
     Kilo verişim malesef ki yavaşladı. ;Doktorcuuum makina olmadığımı, kilo vermenin süreç olduğunu ve tek bir haftaya göre yorum yapmamamı söyleyerek içimi rahatlattı. Ama hala vermem gereken çoooooooooook kilo var ve zaman olanca hızıyla ilerliyor. Yaz geldi gelecek. İşte ben de biraz daha zayıflayabilmek ve vücudumun toparlanabilmesi adına spora başladım. Tabi bunda çalıştığım okuldaki hatunların da spora başlaması etkili oldu. Öyle güzel inceldiler ki... Bende inceleceğim arkadaş deyip kolları sıvadım. Tabi ki hareketleri yapmak acemi olduğumuzdan zorladı, ama beni en çok zorlayan spordan sonraki gün oldu. Allah'ım her hareketimde en az 36465464 kasım ağrıyor. 1 hafta kadar her spor ertesi günümde dayak yemiş gibiydim. Şimdi de azıcık ağrıyor ama o ilk günlerdeki gibi değil. Sözde bir de ben evde spor yapıyordum. Hamlık falan olmaz diyordum kendi kendime. Ama en acı şekilde tattım bunu. Olsun, acısın kaslarım. Bu iyi haber demek. Eğer kascıklarım çalışmasalardı, ağrımazlardı di mi? Bana azim dileyin a dostlar. Çünkü okuldan sonra spora gitmek çok yorucu oluyor. Akşam 8 buçukta eve gel, duş al, dinlen azıcık derken zaman zaten geçmiş oluyor. Spor adına ne yaptığımı paylaşayım sizinle:
  • Spordan 1 saat öncesine kadar yemekle tüm ilişiğimi kesiyorum. Spor esnasında midemizin dolu olması malesef ki hareketlerimizi zorlaştırıyor.
  • Spordan yarım saat önce içilen sade kahve ya da sade nescafe metabolizma hızımızı artırıp yağ yakmamıza katkıda bulunuyormu. Bunu yeni uygulamaya başladım. Bakalım etkisi nasıl olacak?
  • Spor hocamızla çalışmaya başlamadan önce 20 dakika 5 dk tempolu yürüyüş, 5 dk koşu, 5 dk tempolu yürüyüş, 5 dk koşu yapıyorum koşu bandında.
  • Eğer hala zamanım varsa 10 dk kadar da bisikletle çalışıyorum.
  • Spor hocamız eşliğinde 1 saat dolu dolu fitnes, pilates ve step yapıyoruz. 
  • Bir de bunun üzerine 20 dk koşu bandında tempolu yürüyüş+koşuyu yaptık mı tadından yenmez bir spor çalışması oluyor. 
Tabi ben son 20 dk'lık bölümü yapamadım henüz. Çünkü spor bitince koşarak evime gidiyorum. Umarım bu çabalarım sonuç verir.
BU ARADA TÜÜÜÜM ANNELERİMİZİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUUUUUUUUUUUUUUUUUN!!!
HERKESE MUTLU HAFTASONLARI!!!

24 Nisan 2013 Çarşamba

YANIBAŞIMIZDAKİ GÜZELLİK!!!

         Bugün sevdiceğimle uyandık, çok cici bir kahvaltı yaptık ve oturduk televizyonun başına. Allah'ım o nedir öyle? Sabahtan öğleye kadar televizyonda zevkle izlenebilecek bir tane bile program kırıntısı yok. Allah tüm haftaiçini evde geçirenlere sabır versin.
         Televizyonu karıştır, bilgisayarı karıştır derken kendimizi nerelere atsak diye düşünmeye başladık. Aslında ben Şirince'ye gitmek istiyordum en başta, ama git gel 100 km yol yapmayalım dedik. Malum amacımız bugünü dinlenerek geçirmek. Güllübahçe'de Priene adında bir antik kent var. Doğanbey'e giderken yanından geçmiştik ama hiç gidip de bakmak nasip olmamıştı. Atladık gittik. Bir patikayla başlıyor antik kentin girişi. Ben bayıldım. Çünkü öyle çok büyük beklentilerim yoktu. Aman iki taş göreceğiz diyordum, ama bildiğin antik kentmiş burası. Athena Tapınağı'nın oradan görülen manzara muhteşem. Söke Ovası'nın eskiden deniz suları altında olduğu buradan bakılınca çok net anlaşılıyor. Ben manzara hayran kaldım. İlerde çocuklarımı götürüp "Bak yavrum buralar eskiden hep denizmiş." deme planlarım var.Yok şurası limanmıştır, burada Helen ile Antonyus elele gezmişlerdir diye geyik yaptık durduk. :) 
                  Athena Kutsal Alanı işte burasıymış.




                                                         Tapınaktan Söke Ovası manzarası

Tapınak alanında bir sürü fotoğraf çekilip, tiyatronun olduğu alana geldik. Tiyatro alanına hayran kaldım. 6500 kişilikmiş vakti zamanında. Tiyatronun ön kısmında kentin ileri gelenlerinin oturması için özel taht biçiminde oturaklar hala duruyor.


          O tahtlarda fotoğraf çekilmeden olmaz dedik. Ayrıca Tanrı Dionysos adına da en önde bir oturma alanı da mevcut. Kimbilir hangi oyunlara şahitlik yaptı bu tiyatro?


      Ben Priene'e bayıldım. Ama orada yapılması gereken o kadar çok şey var ki. Antik kentin kalıntıları dağınık bir şekilde duruyor. Onları tekrar üst üste dizmek çok mu zor? Ben bu haliyle bayıldım, azıcık bakılsa şimdikinden çok daha güzel olur kanımca. 
     Priene'de hoplayıp zıplaya zıplaya gezmekten insan hem yorgun düşüyor, hem de acıkıyor. Priene'in hemen altında bir sürü restaurant var. Eğer rejim yapmasaydım, gözleme-ayran yerdim kesin. Ama "Tut Ayşe kendini!" deyip evimde beni bekleyen ıspanağıma koştum. 
    Bu kısa tatili kendimce çok güzel geçirdim. Eğer birgün yolunuz Söke-Bodrum karayoluna düşerse mutlaka uğrayın derim. 

21 Nisan 2013 Pazar

KİLO VERİRKEN PLATO DÖNEMİ ZIMBIRTISI

Ey dostlar nasılsınız? Keyifler gıcırında mı? Bir pazar günün bitişini, tekrar işe dönüş stresini içimin taaa en derininde hissediyorum. Arkadaş kimin aklına gelmiş tatili sadece 2 günü sığdırma fikri? Şiddetle kınıyorum... Ne vardı da çalışan hatun olduk ki? Yaya yaya oturmak, oradan oraya boş beleş gezmek dururken, işin yoksa pazartesi işe git. Elbet seviyorum sınıftaki bebekleri. Ama işte o sabah erken kalkma olayı yok mu? O işte beni çok kasıyor. Hayır veletler uyanmakta zorlanıyorlar. Kendimi şu kadarcık düşünmüyorum. :)
        Bugün size kilo verirken her bünyenin başına gelebilecek plato döneminden bahsetmek istiyorum. Yani kilo vermenin aniden durması!!! Allah'ım ne moral bozucu bir olaydır o öyle. Sen o kadar yeme içme, nefsin ile iraden arasında savaş ver yorul. Ama 1 gram bile verme. Son 20 gündür benim başıma geliyor. Hoş bende tamamen vermeme durumu olmadı. Ama çok çok az eridim. Önceden 10 günde 1500 gramın altında vermezken, bu plato zımbırtısında 700 gram falan verdim. O kadar moralim bozuldu ki. umutsuzluğa falan düştüm. Ben hep tombiş mi kalacağım, zayıflama yolculuğumun sonuna mı geldim, bu diyetin de mi sonuna geldik gibi deli sorular kafamda dönmeye başladı. Ama dedim ki içimden Ayşe hani 36 beden olacaktın? Bu kadarcık mı azmin? Kendi kendimi gaza getirdim açıkcası. Çünkü ben daha da zayıflamak istiyorum ve bunun için de diyetime devam etmekten başka yol yok. İnternette araştırdım neler oluyor bana diye? Meğerse canım bünyem verdiğim kilolara alışmaya çalışıyormuş. Bu kız neden zayıfladı diye anne şefkatiyle hayıflanıyormuş. "Canım metabolizmam, sen dert etme. Bak bu bizim için daha iyi olacak. İlerde o şekermiş, kolestrolmüş, düşman başına bile vermesin kalp ve damar hastalıklarıymış; hepsinden korunmuş olacağız böylece." dedim ve devam ettim diyetciğime. Doktorcuuuma da sormuştum ne oluyo hacı, neden gitmiyor bu kilolar diye; adamcağızda sabret gidecek demişti. Zaten diyetimin başında moral olsun diye daha az kalorili bir diyet programı uygulamış. Ondan sonra daha yavaş ve emin olanına geçmişiz. Ama işte plato döneminde sakın ama sakın moral bozmuyoruz. Eğer daha devam edecek yolum çok diyorsanız benim gibi, azıcık dişimizi sıkacağız.
        Bu arada artık 40 bedenin içine girebiliyorum. Allah'ım çok mesudum. Çünkü en son üniversitedeyken 40 bedendim galiba. Üniversitedeki pantolonlarımın içine cuk diye giriyorum. Hedefime daha da yaklaşıyorum. Ayrıca misafirliklerde dikkat sakın o tatlılara el sürmeyin. Hepsi pişmanlık olarak göbeğinize ve poponuza oturacaklar....
         Bir pazar postunun da sonuna geldik. HEPİNİZE MUTLU HAFTALAR....

17 Nisan 2013 Çarşamba

MUTLU HAFTASONU!!!

Son zamanlarda hep diyetimden bahsetmişim. Ama ne yapayım. Çok mutlu oluyorum zayıfladıkça. Artık üniversitedeki pantolonlarıma sığıyorum ve eski kıyafetlerim resmen üzerimden düşüyor. Eee 14 kilo verdik. Az mı??? 
Çoook güzel bir haftasonu geçirdim canımla. Cumartesi evde takıldık. Uzuuuun zamandır yapmadığımız genel temizliği yaptık. Tabi hala yapılması gereken işler öyle yığılıyor. Anlamıyorum ya, şu ev nasıl kirleniyor? Topu topu 2 kişiyiz, ama yerler her an toz oluyor. Pazar günü de kendimizi dışarı attık. Güzelçamlı'da Zeus Mağarası'na gittik. Dilek Yarımadası Milli Parkı'na girmeden hemen solda. 1 sene oldu Söke'ye geleli, ama hiç gitmemiştik. Açıkcası biraz bakımsız bırakmışlar. Bence biraz daha bakımla çok daha cazibeli bir yer olabilirdi. O potansiyeli gördüm orada. :) Mitolojiye göre Zeus Kardeşi Poseidon'un kızgınlığından kaçmak için bu mağaraya sığınmış ve yıkanmış. Ayrıca bu mağaranın suyunun ben deniz suyu olduğunu düşünmüştüm. ama tatlı suymuş. Zaten mağaranın tepesinden şıp şıp su damlıyor. 
Ayrıca güzelliğine güzellik katmak isteyenlere Zeus Mağarası'nn dibindeki çamur Afrodit'ten kaynaklıymış ve cilde sürüldüğünde güzelleştiriyormuş. Ben denemedim. Eğer siz denediyseniz paylaşın. 
Zeus 'tan sonra Güzelçamlı'nın sahilinde turladık. Dönerken de Soğucak Köyü'ne uğradık. Eve geldiğimizde ikimizin de başı dönüyordu. Galiba fazla oksijen bünyemizde ters etki yaptı. 
Benim için başbaşa çoooooook tatlı bir pazardı. Allah'ım ne olur hep gezelim biz. Çok seviyorum gezmeyi, ne yapayım? Benden şimdilik bu kadar.
HEPİNİZ MUTLU KALIN....

11 Nisan 2013 Perşembe

ZAYIFLIYORUZ DEDİK YA!

              Selamlar,
             Bu ara fazla sulu göz bir Ayşe moduna girdim. Okulumuza düşman başına müfettişler geldi. Akşama kadar gerim gerim gerildim sınıfıma gelecekler diye. Malum taze öğretmeniz. Her ne kadar müfettişlerin yetkisi olmasa da insan kasılıyor işte.
             Neyse adamcağız geldi sınıfıma bende bir heyecan bir heyecan. Çocuklara taramalı tüfek gibi sorular soruyor. Çocuklar da sudan çıkmış balık gibi bakıyorlar. Neyse atlattık gitti. Ama tüm gün ha şimdi dersime girecek, ha girdi derken gerildim. Tabi bende gerginlik ağlayarak boşalıyor arkadaş ne yapayım? Bir de zaten üzülüyorum kilo vermem yavaşladı diye. Neden sabit bir hızda gitmez ki? Ne kadar mutluydum halbuki 10 günde 2'şer 2'şer kiloları verirken...
            En son doktorcuğuma gittiğimde 800 gr'cık gitmiş. İçime oturdu resmen. Çok üzüldüm ya. O kadar boğazımı tutuyorum semeresi bu mu olacak diyorum kendi kendime. Allah'tan çevremdekiler süper destek veriyorlar. Okuldan bir arkadaş 30 kilo vermiş ve bunu 1 yıla yayarak yaptım dedi. Ama işte insan değil miyim? Hemencik o kilolar gitsin istiyorum.
        Gerçekten erimişim ya. Haftasonu canım arkadaşım Eminecim geldi ziyaretime. Onunla birlikte alışverişe çıktık. Bir şey almaya niyetim yoktu. Çünkü alışverişimi zayıflama dönemimin sona ermesine saklıyorum. Ama çıkmışken denedim de denedim. Ve o kadar mutlu oldum ki... :))) Önceden yanınadan bile geçemeyeceğim bedendeki kıyafetler o kadar süper oturdu ki; az daha alacaktım. Ama gereği yok şimdilik.Tam 13 kilocuk uçtu 3 ayımda. Yaza bomba gibi bir Ayşe olacağım.
  Ne olur bu azmim ben 36 bedene girene kadar devam etsin ve verdiklerimi geri almayayım. Tek alacağım kilo bundan sonra bebişim için olsun... :))) Herkese MUTLU GÜNLER!!!!

18 Mart 2013 Pazartesi

ZAYIFLIYORUZ!!!

Selam Gençler!
    2009'da üniversiteyi bitirdiğimde atanamamış bir öğretmen olarak ortada öyle boş boş geziyordum. Mezun olup evde oturmak o kadar sıkıcı bir olay ki! İnsan işe yaramak istiyor. Bir baltaya sap olmak istiyor. Sanki bok var çalışmakta. Mis gibi git yüksek lisansını yap, öğrenciliğini uzat değil mi? Neyse işte bu dönemde dersanedir, etüddür her yerlere başvurdum. Nitekim sadece yol paramı karşılayacak ücretlere tamam dedim. Evde oturmamın pek bir faydası yoktu. Çünkü evde oturdukça ev ahalisine sarıyordum. Ama zamanla beni dersanelerden soğutan olaylar olunca evde oturup KPSS'ye çalışayım dedim. Daha sonra rehabilitasyon merkezlerinin çok iyi maaş verdiğini duydum arkadaşlardan. Atladım gittim Mersin'deki kurslarına. 1 ay kadar orada kaldım. Sonra İzmir'de bir rehabilitasyon merkezinde çalışmaya başladım. 
    2010 Temmuz KPSS'den bir gün önce atamam oldu. Havalara uçtum. Sınava da öylesine girdim. Rehabilitasyonla ilişiğimi kestim ve valizimi toplayıp Batman'a koştum resmen. İlkokul arkadaşımla birbirimizden habersiz aynı okula atanmışız. Hemen birlikte evimizi tuttuk. Sonra her Batman'a gelenin ilk yapacağı iş olarak Hasankeyf'e gittik. Bir sürü fotoğraf çekildik. Eve geldiğimde fotoğraflara baktım ve tüm fotoğraflardan nefret ettim resmen. Resmen bir dobişko vardı benim yerime. Zaten hiç bir zaman 36 bedeni bırak 38 beden bile pantolonum olmamıştı. Ama bu kadar da kötü görmemiştim kendimi. 
   Diyetisyene mi gitsem? Ya zayıflayamazsam? Boşuna mı para vereceğim? Derken Batman Medical Park'ta canım Özgür Beyciğimle oturduk ve benim için bir program yaptık. Tam tamına 15 kilo vermiştim. Ve eski halime nazaran süper görünüyordum. 
  O yaz düğünümüz oldu canımla. Ama düğün sonrası diyet miyet hak getire. Balayı otelimizdeki açık büfeyi resmen talan ettik. Ardından gelen Ramazan'da gündüz uyuyup gece durmadan tatlı yeme alışkanlığı edindik. Sohbetle farkında olmadan hüplettim hep o baklavalı dondurmaları. Kimse de bana dur kardeş sen daha yeni kilo vermedin mi? diye silkelemedi. Yaz tatili sonunda Batman'a döndüğümde zaten verdiğim 15 kilonun 10 kilosunu geri alıvermiştim. Ardından da almaya devam ettim zaten. Taaa ki ocak ayına kadar. Tartıya çıktığımda resmen kırmızı alarm veriyordu.
  Hemen ertesi gün Diyetisyen Yavuz Beyden randevuyu kopardım ve gittim. 7 Ocakta başladım yeni diyet serüvenime. İlk 15 gün çok zor geldi açıkcası. Kendimi sürekli aç hissediyordum. Ama artık alıştım düzenime. Ve her 10 günde bir olan randevuma gittiğimde o kadar mutlu oluyorum ki :)) Yavuz Beyle başladığımız günden bu yana 11 kilom uçtu gitti ve bu sefer geri gelmeyecekler dostlar... Yani bu sefer çok dikkat edeceğim. Çünkü her ne kadar şu an zorlanmasam da tekrar diyetteyim moduna girmek istemiyorum. 
   Evet neler mi yapıyorum gençler? Bir kere aburdu, cuburdu unutun. Yemekler az yağlı ve porsiyonlar küçük. 5 günde 1 ızgara yiyebilirsin. Diyetimin en güzel kısmı ise BONUS GÜNÜ... Bonus Günümde sabahtan akşama kadar istediğim ne varsa yiyorum. çikolata, pasta, kızartma, börek, çörek aklıma ne gelirse 10 gün boyunca canım ne çektiyse yiyebiliyorum. 10 Günde 1 gün doktorcuğum istediğin her şeyi yiyebilirsin diyor. Ama gelin görün ki; o bonusta dağları yerim ben diyorum. Ama mideciğim küçücük kalmış olmalı ki almıyor. :))
   Evet gençler, son 2 buçuk aydır çooook güzel kilo veriyorum. Kilo vermem yavaşladı bu ara. Ama canımı sıkmıyorum. Çünkü azimliyim ve çıtı pıtı bir Ayşe olacak yaza... Bana şans ve irade dileyin...
                                                MUTLULUKLAR HEP SİZİNLE OLSUN!!!

12 Mart 2013 Salı

KEŞKE Bİ HOBİM OLSA...

Dostlar bazen o kadar beceriksiz hissediyor ki insan kendini... etrafıma bakıyorum millet vızır vızır bir aktivitenin içerisinde. Sağıma bakıyorum takı tasarlıyor, soluma bakıyorum o kurstan bu kursa koşuyor. Millette mi var bi kurt bende mi var üşengeçlik anlamıyorum. Ama çok heves etmişliğim var. Millet desin Ayşe de şu işin pek bi üstadır diye.
        Üniversitem Manisa'nın Demirci ilçesindeydi. Demirci küçücük bir yer. Bir hafta okula git gel tüm öğrencileri tanırsın. O derece küçücük. Hatta geçen yaz eşimle diplomamı almaya gitmiştik. Diline dolandım dersliklerimizi görünce. Liseden farksızmışmışmış... Biliyoruz her halde ne yüzümüze vuruyorsun be adam? İşte ben burada 4 senemi harcarken ilçede gitar ve bağlama kursu açlışmıştı. Allah'ım hemen koştum kursa. Kursun sahibi sağolsun 70-80 TL'lik gitarı 150 TL'ye kakalamış, sonradan anlayan vatandaşlara gitarı gösterince öğrendim kazık yediğimi. Neyse gitarımı aldım tin tin kursa gidip geliyorum. Bir iki şarkı tıngırdatmaya da başlamıştım. Olacak bu iş diye gaza falan da getirdim kendimi. Ama nasıl olduysa "Pıssssssss!" diye söndü içimde bu istek. Önce kursu ekmeye başladım. Sonrasında hiç sallamadım. 
      Okulun bir şubat tatilinde İzmir'e gittim. Kızlarla buluştum. Anam milletin okuduğu üniversitede seçmeli dersler süper. Bizimkiler de tenise başlamışlar. Hemen gaza geldim benim neyim eksik. Ben de Martina Hingisvari sallarım raketimi dedim. Neyse aldım raketi. Kızlarla kendi kendimize cemiyette pişmeye çalışıyoruz. Tatil bitti, ben de döndüm kürkçü dükkanı Demircim'e. Kimse bana senin üniversitenin sınırlarında bir tenis kortu bile yok dememişti. Raket öyle aldığımla kaldı. 
    Dedim ki kendime " Hacı azıcık el işlerine yönel." İçindeki Martha'yı piyasaya çıkar. İnternetten baktım en masrafsızı ne diye. Ahanda bu keçe tam bana göre dedim. Sözde renk renk mıknatıslar, duvar süsleri yapacaktım kendime. Aldım renk renk keçeleri. Kesiyorum, kesiyorum. Beceriksizliğin dik alası oluyor. Hepsi yamuk yumuk çiçek şablonları çıkardım. Sonra sıkıldım kesip dikmeye çalışmaktan. Bir de keçe ne kadar sert bir materyal öyle. İğneyi keçeden geçirmek için Hulk gücünde olmak lazım. Keçeden adam gibi yapabildiğim tek şey Memoşko'nun doğumu için yaptığım kapı süsü oldu. Annesi hala kapıda asıyor... Ama işin zorluğu ve beceriksizliğim birleşince o hobi de katlanıp rafa kaldırıldı.
   Bu ara kendimi oyaladığım tek şey spor! Her gün yapamasamda evde bisikletime biniyorum, pilates lastiklerimle çalışıyorum. Tabi bunu diyetle de destekliyorum. Dostlar 8 ocaktan beri başladığım bu maratonda tam 10 kilomla vedalaştım nabeeeeeeeeeeeeeeer! Süper oldum ve olmaya da devam edeceğim.
   Umarım önümüzdeki günlerde daha fazla kilomla vedalaşırım. Ama azmettim olacak arkadaş. Olacak ve verdiğim kiloların hiçbiri bir daha bana uğrayamayacak. Yaza süper bir başlangıç yapacağım arkadaş. Umarım bu sözlerimi yutmam :) 
     MUTLU KALIN!...

22 Şubat 2013 Cuma

SELAMLAR!!!

Merhabalaaaaaaar,
Günler nasıl hızla akıp geçiyor, anlamıyorum yani. Daha yeni kışa girerken, nasıl bitecek bu buz gibi kış derken şubatı devirmek üzereyiz yavvv... Zaman hızla akııııp geçerken neler neler oldu.
Bi kere yeni bi yıl tüm hızıyla hayatımıza girdi. Yeni bir yaşa girdim hayırlısıyla. yaşlanıyorum ya. ne zaman 26 oldum ben? Daha dün gibi hatırlıyorum 18'e girdiğim zamanı. Her bi şeyi tek başıma başarabileceğim sanmıştım harbidende. Üniversite falan derken çok hızlı mı akmış zaman ne? En güzel yaşım 21'di. Evet hem gençtim, hem yetişkin... Ve çok mutluydum 21'ken... Ama yine de her yaş kendinde güzel 26'yı da sevdim. Ama alışmam 2-3 haftamı aldı.
Bir de sevgililer günü geçirdik ey dostlar... Biz öyle sevgililer gününü havai fişeklerle kutlayan bi çift değiliz, ama bizim de bi romantikliğimiz var sonuçta :) Her sevgililer günümüze özel gül gönderiyor sevdiceğiiim. Bu sene birlikte geçirdiğimiz 3. sevgililer günüydü ve 3 tane güllü bi demetim geldi... Bilmiyorum ya ben seviyorum çiçekleri. Bana her gün çiçek alsa her gün mest olurum. Seviyorum o mis kokularını...

Bu arada 7 ocaktan beri tam 7 kilom gitti nabeeeeeeeeeeeeeeeeeer? Kuşadası'nda diyetisyene gidiyorum. Doktorum Yavuz Bey'den süper memnunum... Bakalım güzel günler yakındır galiba, sanırsam...

Son günlerim böyle geçti.

Çoooooook büyük mutluluklar sizinle olsun...

2 Ocak 2013 Çarşamba

UZUN ARADAN SONRA...


   Oooo!.. Uzun zamandır yazmamışım. Çok yoğun günler yaşıyorum. Yeni okulumda görevime başladım. İlk haftalar aşırı yorucu geçti. Eve geldiğimde kendimi resmen koltuğa atıyordum. Neyse ki yavaş yavaş düzene sokuyorum sınıfı... Görüşmeyeli 2 kez İzmir'e 2 kez de Aydın'a gittim. İzmir'de tatlım yeğenimin mevlidini yaptık. Allah'ım çok yakışıklı olmamış mı? Bu fotoda papyonuyla bizimki tam bir gangnam style'cı PSY'a benzememiş mi?

Aydın'da da ablamlara gittik. Forum ve Bulvar'ında uzun uzun gezdik. Mağazalar başımı döndürdü resmen... Ama hiçbir şey almadım. Gezimizin en ilginç fotosu Hindili Noel Baba'ydı. Sanat harikası!..

Yılbaşı'nda Bornova'daydık. Kardeşim, eşi, canım eşim ve ben çok eğlendik. Ama hala kulaklarım çınlıyor arkadaş. Bunun adı akustik tarvmaymış. Yüksek ses sonrası bir kaç gün çınlama devam edermiş bakalım, bekliyorum geçmesini... Şimdilik bu kadar...
MUTLU KALIN...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

ARA BENİ ÖPTÜM SENİ SENİ!