Tatilimizden 1 gün önce sevgili arkadaşım Tuğba ve Erdal'ın düğünü vardı. Onların düğününden çıkıp Kuşadası'na Emoş'uma gittik. Çünkü onları alıp birlikte Kemer'e yola çıkacaktık.
Kuşadası'nda geceleyip erkenden yola çıktık. Antalya'ya vardığımız ilk gün pek bişey yapamadık. Odalarımızda dinlendik ve otelin sahiline gittik. Ama denize giremeden geri geldik. Açıkcası sahil hoş görünmedi gözümüze. Azıcık havuzda eyleşip Kemer'e gittik. Zaten Antalya hep Rus turist kaynıyor. Bekliyorduk Rusları ama bu kadarı çooook fazla geldi bünyeme. Kemer'de turistlere yönelik bir çok deri, kürk ve giyim dükkanı mevcuttu. ama beni şaşırtan ev tekstili ürünleri oldu. Adamlar çeyizlerini Kemer'den temin ediyorlar kanımca.
Gezimizin ilk günü şöyle bir meşhuuuur şelalelere gidelim dedik. Önce Düden Şelalesi'ne gittik. Aman yarabbim bu ne güzellik dedim. Her yerden su akıyor ve yemyeşil. Çooook seneler önce Van'ın Muradiye Şelalesi'ne de gitmiştik Mehmetim'le. Oradan daha çok su akıyor. Ama ben Düden'e bayıldım. İşte size Düden'den bir foto. Yüzümdeki acı gülümsemeyi fark ettiniz mi? Çünkü fotodan az önce Sevgili Ayşe'nin S3'ünü elimden düşürmemek için yeri öpmüş bulunmaktaydım. Bacaklarımdaki izler halaaaaaaaaaaa geçmedi...
Yanartaş harbiden yanıyor dostlaaaaaaaaaaar! Dağdan metan gazı çıkıyor ve oksijenle buluşunca yanıyor zaar. Oraya kadar iki ateş görmek için çıkılmazmış bunu öğrenmiş olduk. Neyse oradan da eksik kalmamış olduk deyip Olimpos'a yönümüzü çevirdik. Olimpos'un kapısına vardığımızda su almak için oradaki büfelere yanaştık. Oradaki amca bize boşuna girmeyin, zaten denizi çakıllı falan dedi. Zaten Yanartaş'ta hayal kırıklığına uğradığımız için Adrasan'a yola koyulduk. Adrasan uuuuuuuuuuuupuzun bir sahil. Ayşeciğim peki orası güzel miydi dersen, ııh derim. Ne bileyim ben her daim denizde açılsak da yere ayağımız değsin diyen bir vatandaşım. Yüzme bilmiyor da değiliz arkadaş, ama korkuyorum işte. Mehmet'e durmadan "Dur, açılma, bak bişey olsa kurtarmam!" diye diye yanımda tuttum adamcağızı. Ben alışmışım Ege'min o güzel sahillerine.
Orada serinledikten sonra otelciğimize döndük. Hangi otelde kaldınız diye sorarsanız, Selçukhan Otel'de kaldık. Yemekler çeşitli ve güzeldi bence. Tabi ki hiçbir yemek kendi yaptığımıza benzemez ama aç kalmadım en azından. Temizlik de geçer not aldı benden. Ama kötü olansa otelin yarısı eski, diğer yarısı ise yeni yapılmış. Ha bize neresi mi geldi? Tabi ki eski oda! Bizim odada bir problem yoktu ama insanın zoruna gidiyor arkadaş eski odalarda kalmak. Zira otelin en dolu olduğu zamanlar olduğu için odamızı da değiştirme şansımız olmadı. Ama güzel yönü biz 3 çift gitmiştik. Üçümüzün odalarını da yan yana verme nezaketinde bulundular.
Düden'den sonra Kurşunlu'ya gittik. ama Kurşunlu o kadar beğenimi kazanmadı. Daha durgun bir yer. Düden resmen çağıldıyordu. Kurşunlu'nun sularına bakınca hemen Mehmet'in gözleri parladı. Uzatsan eline gelecek balıkları görünce "Dur!" dedim Mehmet'e. Malum koruma altında buralar. İnsanın eşi balık meraklısı olunca işi zooooor dostlar! Bu da artık yürümekten yorulmuş Kurşunlu Gazileri. Sırıttığımıza bakmayın, gerçekten yorulduk.. :)
Yolda Göynük Kanyonu tabelalarını görmüştük. Bir uğrayalım dedik. Ama Göynük Kanyon resmen bir günümüzü aldı. Kanyon'da bodyrafting diye bir olay var. Yüzme kıyafetlerini giyip nehir boyunca yüze yüze tırmanıyorsun. Hemen balıklama atladık. Yüzülen yere çıkana kadar resmen piştik dostlar! Herhalde bir 5 kilometre tırmandık dağlara bayırlara. Ama sonrası süperdi. İyi ki tırmanmışız dedik. Yüzme parkurunun sonunda gürül gürül akan bir şelalecik var. Ona sırtını yaslayıp masaj yaptırmış gibi oluyorsunuz. Herkese tavsiye ederim burayı. Bu resim geri dönüşte çekildi. Sevgili turist abime telefonu verdik. Adam bize "zooooom! Zooooom!" diye sesleniyor. Biz de "Yeeees! Yeees!" diye karşılık verdik. Adam zoomlu çekiyor sanıyorduk ki; zoom neredevari seslendiğini fotolara bakınca anladık. Bu ise kendimizin çektiği zoomlu fotolardan :)) Kelebek gibi uçarız pozu :P
Gezimizin bir günü Antalya Akvaryum'a gittik. Dünyanın en büyük tünel akvaryumuna sahipmiş kendileri. Akvaryumda dünya denizlerinden çeşit çeşit deniz canlıları vardı. En çok batık uçak olarak konseptlenmiş köpek balığı akvaryumunu beğendim ben. İlk kez böyle bir akvaryuma gittiğimden midir bilinmez ben çok sevdim akvaryumu.
Karayip korsanı ve biz :P
Antalya'ya gelinir de rafting yapılmaz mı dedik? Hemen bir tur şirketiyle pazarlık yapıp bir günümüzü de ona ayırmaya karar verdik. Rafting alanına yolculuk biraz uzundu. Yollar da engebeliydi. Açıkcası içim dışıma çıktı ama direndim a dostlaaaaaaaaaaaaar! :) Ama yolculuğun sonrası çok güzeldi. 7 km'lik bir parkurdu. Başlangıç düzeyi için gayet güzeldi bence. Ama öyle bot devrilsin falan isterim diyenlere Karadeniz'i öneririz. Köprülü Kanyon'un suyu süper soğuktu. Bazı yerlerde kaptanımız yüzme molası verdi. Bence soğuk da olsa mutlaka o suya atlanmalı :) Rafting yaparken kenarda köşede saklanmış kameralar seni çekiyor. Çok pahalıya da satsalar, anı olarak alınmalı bence. Kısacası rafting süperdi. Benim için tatilin en güzel günüydü diyebilirim. Tatilde değişik bir şeyler yapmak insanın hoşuna gidiyor. Antalya'ya gidecek herkese benden tavsiye olunur.
Bir de ben gelmeden önce Patara Plajı'nın güzelliğini duymuştum. O yön üzerinde hem Olimpos, hem de Yanartaş diye bir doğal güzellik varmış dediler. Bir gün de oraları gezelim dedik. Önce Yanartaş(Chimera)'ya gidelim dedik. Tatilimizin ilk günleri Antalya'ya göre gayet iyiydi. Ama o gün artık Antalya sıcağı yüzünü gösterdi bize. Yanartaş'a varabilmek için keçi gibi bir patikadan tırmanıyorsunuz. Zaten o patikaya tırmanıncaya kadar canın çıkıyor; oraya varınca peki göğe mi eriyorsun? Kesinlikle hayırrrrrrrrrrrr!
Chimera( Yanartaş) |
Balkonumuzda bizi selamlayan ağaç |
Tüm tatil boyunca sabah erken kalkıp tüm gün koşturduğumuz için akşamları pek bir yorgunduk. O yüzden geceleri alemlere akma durumu pek olmadı. Ancak gecelere akmak isterim ben diyenlere Kemer'de Ayışığı isimli bir mekan oldukça ünlü. Herhalde güzeldir.
Antalya bana çok ilginç geldi. Tüm hizmetler Ruslara yönelik. Barlarındaki şarkıcılardan tutun, resepsiyon görevlilerine, mağaza çalışanlarına kadar Rus hep. Arz talep meselesi kanımca. Ama Antalya'ya gelir miyim bir daha sanmam. Ben Ege'yi daha çok seviyormuşum arkadaş bu gezi güzelim Didim ve Kuşadası kumsallarıma daha da hayranlığımı artırdı.
Dönerken Kaş tarafından döndük. Orada canım kuzenim ve eşi bizi karşıladı. Çok güzel bir sofrayla bayram ettik resmen. Ardından mini bir Kalkan turu yaptık. Ve ben bayıldım Kalkan'a. Sakin ve çooook nezih kesinlikle. Her şey derli toplu ve düzenliydi Kalkan'da. Kuzişim kalmamız için çok ısrar etti ama dönmemiz gerekliydi. Mehmet'imle tekrar gelme sözü vererek ayrıldık.
Çoook yorucu ve güzel bir tatildi. Elimizden geldiğince gezdik Antalya'da. Zaten öyle tüm gün plajda yatmalı tatiller bana göre değil. Geri dönüş yolunda tatili tam tadında bitirdiğimizi fark ettik topluca. Bir gün daha fazla Antalya bıkkınlık yaratabilirdi.
Çok fazla gevezelik yaptım diiiiiğ mi? Anlatmaya devam etsem ohoooooooooooooo, hepinizin kafasını şişiririm. Herkese bol güneşli, güzel günler...
MUTLU KALIN!!!
çok güzel bi post olmuş ben hala akvaryuma gidemedim :)
YanıtlaSilUmarım en kısa zamanda gidersin canım. Bence gidilesi bir yer... :)
YanıtlaSil