2009'da üniversiteyi bitirdiğimde atanamamış bir öğretmen olarak ortada öyle boş boş geziyordum. Mezun olup evde oturmak o kadar sıkıcı bir olay ki! İnsan işe yaramak istiyor. Bir baltaya sap olmak istiyor. Sanki bok var çalışmakta. Mis gibi git yüksek lisansını yap, öğrenciliğini uzat değil mi? Neyse işte bu dönemde dersanedir, etüddür her yerlere başvurdum. Nitekim sadece yol paramı karşılayacak ücretlere tamam dedim. Evde oturmamın pek bir faydası yoktu. Çünkü evde oturdukça ev ahalisine sarıyordum. Ama zamanla beni dersanelerden soğutan olaylar olunca evde oturup KPSS'ye çalışayım dedim. Daha sonra rehabilitasyon merkezlerinin çok iyi maaş verdiğini duydum arkadaşlardan. Atladım gittim Mersin'deki kurslarına. 1 ay kadar orada kaldım. Sonra İzmir'de bir rehabilitasyon merkezinde çalışmaya başladım.
2010 Temmuz KPSS'den bir gün önce atamam oldu. Havalara uçtum. Sınava da öylesine girdim. Rehabilitasyonla ilişiğimi kestim ve valizimi toplayıp Batman'a koştum resmen. İlkokul arkadaşımla birbirimizden habersiz aynı okula atanmışız. Hemen birlikte evimizi tuttuk. Sonra her Batman'a gelenin ilk yapacağı iş olarak Hasankeyf'e gittik. Bir sürü fotoğraf çekildik. Eve geldiğimde fotoğraflara baktım ve tüm fotoğraflardan nefret ettim resmen. Resmen bir dobişko vardı benim yerime. Zaten hiç bir zaman 36 bedeni bırak 38 beden bile pantolonum olmamıştı. Ama bu kadar da kötü görmemiştim kendimi.
Diyetisyene mi gitsem? Ya zayıflayamazsam? Boşuna mı para vereceğim? Derken Batman Medical Park'ta canım Özgür Beyciğimle oturduk ve benim için bir program yaptık. Tam tamına 15 kilo vermiştim. Ve eski halime nazaran süper görünüyordum.
O yaz düğünümüz oldu canımla. Ama düğün sonrası diyet miyet hak getire. Balayı otelimizdeki açık büfeyi resmen talan ettik. Ardından gelen Ramazan'da gündüz uyuyup gece durmadan tatlı yeme alışkanlığı edindik. Sohbetle farkında olmadan hüplettim hep o baklavalı dondurmaları. Kimse de bana dur kardeş sen daha yeni kilo vermedin mi? diye silkelemedi. Yaz tatili sonunda Batman'a döndüğümde zaten verdiğim 15 kilonun 10 kilosunu geri alıvermiştim. Ardından da almaya devam ettim zaten. Taaa ki ocak ayına kadar. Tartıya çıktığımda resmen kırmızı alarm veriyordu.
Hemen ertesi gün Diyetisyen Yavuz Beyden randevuyu kopardım ve gittim. 7 Ocakta başladım yeni diyet serüvenime. İlk 15 gün çok zor geldi açıkcası. Kendimi sürekli aç hissediyordum. Ama artık alıştım düzenime. Ve her 10 günde bir olan randevuma gittiğimde o kadar mutlu oluyorum ki :)) Yavuz Beyle başladığımız günden bu yana 11 kilom uçtu gitti ve bu sefer geri gelmeyecekler dostlar... Yani bu sefer çok dikkat edeceğim. Çünkü her ne kadar şu an zorlanmasam da tekrar diyetteyim moduna girmek istemiyorum.
Evet neler mi yapıyorum gençler? Bir kere aburdu, cuburdu unutun. Yemekler az yağlı ve porsiyonlar küçük. 5 günde 1 ızgara yiyebilirsin. Diyetimin en güzel kısmı ise BONUS GÜNÜ... Bonus Günümde sabahtan akşama kadar istediğim ne varsa yiyorum. çikolata, pasta, kızartma, börek, çörek aklıma ne gelirse 10 gün boyunca canım ne çektiyse yiyebiliyorum. 10 Günde 1 gün doktorcuğum istediğin her şeyi yiyebilirsin diyor. Ama gelin görün ki; o bonusta dağları yerim ben diyorum. Ama mideciğim küçücük kalmış olmalı ki almıyor. :))
Evet gençler, son 2 buçuk aydır çooook güzel kilo veriyorum. Kilo vermem yavaşladı bu ara. Ama canımı sıkmıyorum. Çünkü azimliyim ve çıtı pıtı bir Ayşe olacak yaza... Bana şans ve irade dileyin...
MUTLULUKLAR HEP SİZİNLE OLSUN!!!